18 Ekim 2011 Salı

Tek Siyasi Gerçek Mizah Dergileri Olmuş.

Basın yayın;bu iki kelime çok şey içeriyor.Türkiye hariç dünyanın heryerinde.
Gazetenin okunmamasından şikayetçi olanlar,yalanların yada korkak kalemimden çıkanların dinlenmemesindenmi şikayetçi.
Memleket te tek gerçek siyasi haber yapabilen mizah dergileri olmuş .Var gerisini sen düşün.
Belki de onlar da bunun farkında olarak,utanmaz,sıkılmaz,kimi zaman komik,kimi zaman kara mizah hatta terbiyesizlik noktasına taşımıştır meclisi.
Bir çok dava açmıştır aynı zamanda. Kimi zaman çizere,kimi zaman yayın sahibine,heralde benim esprimi neden çaldın diye olsa gerek.
Örn.
Kadir topbaş
Doğalgaz zammından sonra:ÇİFT KAZAK GİYİN!
Melih Gökçek
Sel baskınından sonra:ÜST KOMŞUNUZA ÇIKIN!
Bülent arınç:HAYAT SEKSDEN İBARET DEĞİL!
Enerji bakanı:ELEKTRİK KULLANMA!
Cumhurbaşkanı:BÖYLE MEMLEKETİ DÜNYA DA ZOR BULURSUNUZ!
ve daha niceleri,ananı al gitler,babanı al geller,kene gelirse pantolonunu çorabına sok,zam gelirse üç çocuk daha yap,ama sex yapmadan yap.
Kızıyoruz filan ama cidden Gül çok haklı böyle memleketi dünyada zor bulursun arkadaş
Sınavlar şifreli,
Maçlar şikeli,
Yayınlar filtreli,
Askeri tutuklu,
Eri ölü,
Benzini dünya pahalısı,
Sebzesi g.d.o.lu,
Nezlesi kuşlu,
Gribi domuzlu,
Seçimi kömürlü,
Geçimi sömürülü,
Öğretmeni atamasız,
Mezunu İşsiz,
Vergisi yüksek,
Kadını ürkek,
Köyleri HES li,
Ormanları Toki li,
Gençleri Tikili,
Terörü Ebedi,
Siyaseti komedi....

Bir başkadır benim memleketim.
Bademlere İthaf olunur.

18 Eylül 2011 Pazar

Bir Garip Yolcuyum KÖMÜR Yolunda.


...ve karar verildi, kamp yapmaya kömür limanı’na gidilecek...
Kömür limanı dalış için çok uygun özellikle discovery dalışlar için bulunmaz bir yer diye söz edildi hep,küçük bir koydu,ulaşım o kadar kolay değildi şayet 5 saat hatta benim arabamla 6 saat civarı yol sürüyordu ve bu yolun en sonunda neredeyse bir offroad triple koya iniyordunuz,el değmemişti bakirdi ya da bakireydi,oh ne güzeldi.
Kamp ekibi
Ben,
 (horlamasından dolayı) Aslan Kral
,yakın arkadaşı Teknoşamil,
 Mafalda ,
ve Bicibici gidiyorduk.
Tüm coşkumuzla koşarak decathlon’a kamp malzemesi almaya gittik “baltalar elimizde uzun ip belimizde “çalıyordu sanki fonda.pür neşe girdik içeri ,coşkuyla çadırların olduğu kısıma geçtik ama ,ama,amanın hata anam... teşhir edecek çadırları bile kalmamıştı neredeyse,tüm istanbul bir yerlerde çadır fantazisi yapıyordu,ya da darbe oldu,ya  da herkes birbirine bayram hediyesi çadır aldı,ya da insanlara bu kiralar tak etti aylık kirayla 10 tane çadır aldı yazlık dağ evi vs. yaptı kendine.
Sadece tek kişilik çadırdan ve1 .50 boyunda çocuk maplarından kalmıştı,mafalda ve Bicibici 1.85 oldukları için ve yapacak bişey olmadığı için o mapları aldık bir tane çadırla beraber.
Yarın yola çıkmayı planlıyorduk 8 gibi, fakat akşam 22 gibi galata’ da güzel bir mekanda ,sanırım adı ekşi olsa gerek,ben ,Aslan kral,Mafalda,Bicibici  sevgilisi Yubik,NesliYan ve İnce ruhlu boz jimmy bir şeyler atıştırdık .Bu arada Teknoşamil bize telefonla katılıyordu ee nede olsaTeknoşamildi o.Ve bize birden Teknoşamil’in önerisiyle bir gazla beraber sabaha karşı yola çıkma fikri indi.4 gibi yola çıkmak ve günü harcamamak adına.!!!
Saat gece 12:00 eksikleri düşünmek ve uyuma çabaları
12:30 bir bira içersem rahat uyurum...
1:00 aman en iyisi uyumamalıyım  3 30 da uyanamam yoksa
1:30 evet evet uyumamakla iyi yaptım galiba sanırım
2:00 uyusamıydım ki ben...
2:15 zzzzzzzz
3:30:Aslan kral’ ın telefonuyla uyandım,daha doğrusu beden uyandı ama beyin rüyalar aleminde.Akşamdan ,sabah giymek için yıkadığım tshirtleri vs herşeyi bırakıp çıktım evden,hazırladığım çantamın fermuarını neden açık bıraktığımı koy’da denizden çıkınca temiz tshirt ararken farkedicektim.(fermuar açıktı ,çünkü “unutma bak buraya koyacağın şeyler var”dı)...neyse aşağı arabaya malzemeleri taşıdım,Bicibici’yi bekliyorum arabanın başında,sokağın ucunda bir polis arbası durdu beni kesiyo,sabaha karşı saat 4 bir arabanın başında uykusuzluktan tecavüze uğramış suratlı bir adam.Şüpheli bir durum ;beni kesiyorlar.
Oyunculuk zor zanaat,5 dk boyunca vücut hareketiyle arabanın bana ait olduğunu nasıl belli edeceğimi bilemedim,fotoğraf çektirir gibi arabaya yaslanmalar ,binip müzik açmalar,saçmalıyorum ve saçmaladıkça coşuyorum çünkü beyin hala rüyada en son bu polis tribinden sıkılıp,buyrun bi sorunmu var diyecekken Bicibici geldi nihayet .İstanbul’da ,sanki ben ,Bicibici ve o hep yanlış zamanda yanlış yerde olan polisler vardı.Hımm bu arada ben gerçekten hırsız olsaydım eminim beni farketmezlerdi...
Saatte en fazla 100 km yapabildiğimiz London’an düşdük kömür yoluna,aslan kral ve mafalda teknoşamille geliyorlardı ilk buluşma noktamız gişelerden sonraki ilk dinlenme tesisi.Bu arada gişeler ücretsizmiş,ama ben mağrur ve makul bir vatandaş ve uykusuz olduğum için arkamdaki tırın neden kornaya bastığını anlamayarak kgs yi okuttum.
Tesise kadar 1 saat gibi bir yolumuz var ve artık kendimdeyim, beynim uyandı günaydınJ. Bicibici’de ise hala pek bi yaşam belirtisi yok,cümleler sadece beni uyutmamak için cevaplanırcasına kısa ve öz.muhabbet demet akalının şarkı sözlerine taş çıkartırcasına anlamsız,fakat muhabbet işte,maksat muhabbet bu olsa gerek,termosa hazırladığım kahvenin misss gibi kokusuyla  sanırım Bicibici’yi de uyandırdı
Tekirdağ’a doğru giderken otobanda ki metro dinlenme tesislerinde duracaktık, yollar gayet boştu ama geçen arabaların neredeyse hepsi yabancı plakalıydı,ve bu insanların hepsi kahramandı,lé Mans yarışlarında bile bu kadar uzun mesafe katedilmiyordu hemde fiat palioyla fransadan türkiyeye hınca hınç insan ve eşya dolu arabaarla yola gidiliyordu.Bir anda gidilecek yol hiç olmuştu,altı üstü gelibolu,insanlar teeeee fransaya almanyaya hollandaya gidiyorlardı ve daha yolun başındalardı ve çoluk ve çocuk ve kaynana ve gelin ve damat ve birsürü eşya bugur yorgan yastık benimse beyni uyyan bir Bicibicim vardı çok mutluydumJ.
Metro dinlenme tessine geldik ve hala güneş doğmamış.Yiyecek bişeyler atıştırdık,yanımıza bişeyler aldık,mafaldada bize dahil oldu ve tekrar hız sınırı 120 olan otobanda 90 100 gidiyorduk London’an. Teknoşamil ve aslan kral çoktan bize farkı koymuşlardı,ama dedemin “yavaş giden çok gider” sözüyle kendimi avutarak yola devam ettim,boş zaman kurtarıcısı kelime avı(apple aplication )başarılı bir kelime oyunu, sabahın altısında bile sanırım 50 60 kişi oynuyordu üçü, ben ,Mafalda ve Bicibici...
Oyunlar,muhabbetler,yanımızdan geçen,lé Mans yarışçıları,kocaman yastığını iki koltuk arasındaki buzdolabının üstüne koyup çoktan uykuya dalmış olan Bicibici ve arkadan uyumamam için arada bir garip sorular soran Mafalda arka koltuğa uzanmış ara ara uyuyor ara ara uyanıyordu.
Hım bu arada bikaç araba yola çıkarsanız ve ı phone kullanıyorsanız mutlaka bleep me indirin.Telsiz yerine çok kullanışlı,telsizden nerede radar var nerede trafik yoğun yada hangi radyo da güzel müzik var vs.. paylaşabilirsiniz hemde dreksiyonu bırakmadan.!
Güneşin arkamızdan doğması erken kalkan yol alırın ıspatı gibi olmuşdu,sabah kızıllığını hep sevmişimdir ilk sevgilimde kızıl bir kızdı ne alakaysa...
Uzun bir yolculuğun ardından,koya inmeden önceki benzin istasyonunda buluştuk,Teknoşamil ve Aslankral bizi bir saattir orada bekliyorlardı belki de daha fazla.Son ihtiyaçlarıda aldıktan sonra fındıklı köyüne ordanda koya inecektik,artık ayaklar debriyaj,fren ve gaz üçgeninden yılmış ,denize girmek istemekteydi e tabi bende...
Ayçiçeği(günebakan) tarlalarının ,saman balyalarının,bahçelerin arasından kömürlük plajına doğru inmeye başadık,yolun bir kısmı offroad yaparak geçiyordu ve arkamızdaki toz bulutundan kaçarak bakire koyumuza iniyorduk.Ben bakire demeyi yeğlemişimdir hep,doğanın dişi olduğunu düşünürüm,doğa ana gibi...
Yavaş yavaş deniz kokusu hepimizi heyecanlandırmıştı,ufuk denizle sonlanıyordu ama hala koyumuzu görememişttik derken,decathlondaki çadırların nereye gittiğini sanırım bir anda anladık hepberaber.
O bakire koy karaköy zürafa ya düşmüş,tasdiklenmiş ,bakirelik yalan olmuş yıllar üstünden geçmişti. ve hala tecavüze devam ediliyordu.
Herkes oradaydı,karavanlar,römorklu traktörler,minibüsler,otomobiller,dalgıçlar,yargıçlar,ahmet emmi,fatma teyze,bülent bey,osman abla,cemaati müslümin,rocker,fucker,alkolik,katolik,bir küçük ortadoğu procesi.
Teknoşamil ve Aslan kral 5 sene önce gelmişti kömür’e ve gördüklerine onlarda anlam veremediler,ee türkiye çok hızlı ilerliyor beş senede neler oldu.şimdi siyaset yapmak istemiyorum ama asgari ücret dışında neredeyse herşey değişti memlekette kömürmü bakire kalacaktı.Neyse Mafalda ve Bicibici şaşkınlıkla başka yerleri teklif etti, asosta da arkadaşlar vardı,yaşlanmayan yogi ve hakinen durmaz,ama onların yanına gitmek iki saat daha yol demekti,london an 3 saat belkide. Biraz yüzüp öyle karar verelim dedik belkide bakirenin bedenini becermiş ama su altndaki ruha sahip olamamışlar diye,ve gerçekten rahibe teressa denizin altında sereserpe yatıyordu bütün balıları ve resifleri ve mercanlarıyla.Aslankral bröveli olduğu için o su altı konumlarına daha hakimdi.Bröve öyle bir isim ki tınısında sanki “şovalye” gibi bir hakimyet var brövesi olan sanki uçak bile kullanabilirmiş gibi gelir hep bana.
Teknoşamil ve Aslankral’la atılan bu keşif turu bizi kalmaya ikna etti sonunda kıyıya doğru yüzerken mafalda ve Bicibici’nin güneşlenmeye geçtiğini gördüm ,bu kadınların duruma uyum sağlamaları beni hep hayran bırakır saniyesinde havlular serilmiş yüzülmüş kremler sürülmüş ve güneşlenirken ufaktan rüyalar bile görülmeye başlanmıştı belki.Ve uzaktan gelen bir sesle gerçek dünyaya döndük hepbirden “napıyosunuz siz burda” Ulvi! Bülent ,iş arkadaşımızdı ama sabah dörtte yola çıkmalar patikalar inmeler tecavüze uğramış bakire kömür ün üzerine hergün beraber olduğumuz birileriyle de karşılaşmak artık herşeyin üzerine bal kaymak olmuştu,birden dalıp su altında bi taşa tutunup saatlarce çıkmak istemedim bir an.Sakin tatil yapıcam diye kömüre gelen ulvi.
Herşey bir yana sevdiğimiz insanlardı Bülent ve eşi,bir gün kalmışlardı orda ve bizden daha tecrübeliydiler,ve hatta kömür’ün muhtarı tadındaydılar.
Koyun en köşesine çadırlar kuruldu yataklar şişirildi hava ve deniz çok güzeldi,bukez fonda sanki,Visa para un sueno çalıyordu.Aslan kral espriler patlatıyordu,Mafalda ve Bicibici eşyaları çıkartıyordu,sanırım Teknoşamil arbada uyuyordu (erken çıkmak günden kazanmak içindi) J.
Küçük bir aile işletmesi(işletmesi derken öyle birden hayal gücünüzü zorlamayın)sakin olun sakin oluun,sakin olmazsanız olmaz,baya hepimiz işletiliyorduk aslındaJ.
Amca ve teyze vardı birde küçük kız ,agaçlar altında olmak huzur veriyor bi taraftan bi tarafdan da hizmette sınır tanımıyorlardı,gerçekten hiç bir sınır yoktu!!
Menü:
Şekerli menemen
Yumurta
Hiç pişmesin denilen yumurta tavaya yapışmış olarak gelir ama bu bile mutlu eder mi bir insanı ?gerçekten hizmette sınır yok...
Kahvaltıyı yukarıdaki menü den seçtiklerimizle yaptıktan sonra akşam yemeği malzemeleri için Mafalda’yla beraber Gelibolu’ya gittik,kasabaları çok sevmişimdir hep ama Gelibolu hem insanıyla hem de manevi değeriyle daha da bi güzel geldi bana.
Mangal için etler tavuklar ekmekler salatalık malzemeler alındı,denize girmek derdinde hemen alışveriş yapıldı yine o offroad yolu ve yine koy, fakat günübirlikçiler sanırım evlerine dönüyordu ve koy artık yavaş yavaş normale dönüyordu.Döndüğümüzde uyuklamalar  denize girmeler ve bira keyfi yapmalar devam ediyordu,biraz oturdukdan sonra hafif bir tırmanış ve yürüyüş yaptım , manzaraya çok hakim bir yerden kömürün komşu koylarını ve çoook uzakta görünen bir şehri seçmeye çalıştım, manzara mükemmeldi fakat yanış olan tek şey benim üstsüz ve şipidik terliklerle oraya çıkmamdı.Çalıların arasından diğer tarafa geçmek epey yırtıcı oldu.Yırtık pırtık indim aşağıya ve burdan dönüşte tekrar yırtılmamak için yüzerek dolaştım.Hava yavaş yavaş kararmaya başlarken,erkekler mangala kızlar salataya başladı, bu kural doğada ve evde değişiklik gösterir nedense?Evdeysen eğer salata erkek işidir ama doğadaysan,salatayı kadın yapar mangal erkek işidir ,pis iştir çünkü ateş,kömür,is,koku.Herneyse herşey mükemmeldi ve herşey sonuna kadar yendi afiyetle.
Hava karardı,hemde zifiri karanlık,kamp lambaları ve etrafta ateş yakanların ışığı vardı sadece.Ufaktan içkiler içilmeye ve güzel muhabbete devam,açık hava da olmanın en güzel  taraflarından biriside içkinin tatlı sarhoşluk yapmasıdır,bikaç bira şarap ve siegaradan sonra muhabbet gerçekten çok eğlenceliydi,fakat muhabbetin koptuğu nokta Bicibicinin oturduğu kamp sandalyesinden düşerken yanında duran biranın üzerine düşmesi sonucu “anam bira götüme girdi ” çığlığıdır.
Çakıl taşları ve hafif eğimli bir yerdi ve otururken ince bir G kuvveti hesaplaması gerekliydi,Bicibici yerine aslan kırl geçti “ben ağarlığımı bu tarafa veririm” diyerek ama düşeceğinden o kadar emindik kiJ.
Muhabbetin nereden nereye gittiği pek belli olmasada eğlenceliydi ,bir ara yıldızlardan küçük ayıdan,büyük ayıdan,ve ince ruhlu boz jimmy den bahsedildi,yine birsürü yıldız kaydığını gördü benden başka herkes.
Hayatım boyunca daha bir kere bile yıldız kayması görmedim ki bir kamp tutkunuyumdu.Artık batıl inaç haline getirdim ve ilk gördüğüm yıldız kaymasından sonra hayatımda çok şey değişecek gibi düşünüyorum,mesela bir anda şu göbekçikten kurtulabilirimJ
Yıldızlar muhabbeti yapılırken birden Aslankıral’a bişey oldu çırpınmaya başladı ama düşmemek için ,birkaç artistik hareketten sonra düşmeden ayağa kalktı ama bir ayağı denizde bir ayağı sahilde ,iki dakika önce üşüdüğü için giydiği çoraplarda ayağında J.
Sandalye lanetli ilan edildi ve başka yerlerde oturuldu artık,birkaç saat sonra artık uyku vakti,çadırlara ve arabalara yatmaya gidildi.
Yanımızda bulunan ekip ise hala ateş başı muhabbeti etmekte,Mafalda ve Bicibici uyuyor Aslankral ve Teknoşamil arabalarda yatıyorlar.Yatmadan önce son bi kez daha denize girdikten sonra artık uyku vakti.
Bundan sonrası artık kalk ,kahvaltı ve yol, dönüşte tarladan çaldığımız ayçekirdeğini an itibari ile bitirdim,yazıyıda beraber sonlandıralım o zaman.
Herkeze muhabbeti, neşesi, salatası, tavuğu, mangalı, dalması, kaybolması, düşmesi, gülmesi için çok teşekkürler,hım birde tarla sahibi amca yada emmi e artık helal et ayçekirdeğini...

21 Ağustos 2011 Pazar

Magazin...

60 yaşındaki is adamının 20 yaşındaki kızla ilişkisini, "yeni bir aşk doğuyor" ,"gönlünü kaptırdı"vs gibi manşetleyen medya ya hasssstir oradan diyor ve reel manşeti atıyorum."sübyancı pompaya devam diyor".

Herşey sende gizli...


Yıl 2011 ramazan ayında insanlar sahura kalkarken birileri günaha kalktı,çekiçlerini balyozlarını, kırıcı ve delici nefretlerini ,kinlerini ,hırslarını,öfkelerini ,içinde sevgi barındırmayan herşeylerini yanlarına alarak düştüler mezarlık yoluna .Kuran ı kerim de bu duygulara yer yoktu.aşkın ve sevginin diniydi .İlahi aşkdan ,sevgiden ,birliktelikten bahsederdi o yüce kitap...peki bir karıncayı bile incitme diyen kitabın sözde savunucuları, neyin cellatlığını yapıp ,kim olduğu hiç farketmez,hatta insan ve ya hayvan veya bitki,bir ölünün ,sorgusu sınavı yapılmış  ruhun bedeninden neyi almak istemiştir.yazar ki “herşey sende gizli diyerek” anlatmıştır seni ve sebebini,nedir bu savunduğunu bilmeden uğruna tüm insanlığından vazgeçtiğin.
Kocaman harflerle CEHALET.
Ne dininden,ne siyasetinden, nede neyi savunduğundan haberin var,
.....
Çiçek sulandığı kadar güzeldir
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli
Bebek ağladığı kadar bebektir
Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunuda öğren,
Sevdiğin kadar sevilirsin...
Can yücel.
Bu nefretle seni kimin sevmesini bekledin ?,meleklerin mi,?Şeytanların mı?hacıların hocaların mı?,ak sakallılarınmı?gençlerinmi ?yaşlılarınmı?çocuklarınmı? hamilelerinmi?askerlerinmi? sokak satıcılarınınmı?,pazarcılaınmı?,mezara giderken yolda karşılaştığın davulcununmu? Sabah ekmek aldığın bakkalınmı?bayramda ziyarete gideceğin dedenin mezarınınmı?Karınınmı?çocuklarınınmı?
Seke seke sen de geldin sike sike gidiyorsun..

14 Ağustos 2011 Pazar

Hepinize merhaba...

Blog yazmayı uzun süre düşündükten sonra,merhaba yazımı sanıırım 15 ile 20 arasında tekrar tekrar silip yazdım...
Bu blogun açılış amacı sansürsüz ve filtresiz eleştri yapmak ve gerçekten düşünüleni dile getirmektir,hiçbir taraf, yan ,kenar, kısım hiçbir şekilde umrumda değil ,aksine yan olanları yancık yapmak görevimdir:))
Şayet doğruları yalnızca doğruları söyleyeceğime yemin edersem dokuz köyden kovulurum (bknz Banu Güven)...bende bu köyün delisi olup bütün bu dokuz köyden kovulanları bir araya toplamak niyetindeyim, şimdiden ilginiz için teşekkürler ilgilenmesenizde teşekkürler.